Haftasonu Kartı...




10 – 15 dakikaya kadar işten çıkmam eve kadar koşmam, çiçeklere son kez su vermem hatta bazılarının saksılarına küçük pet şişeleri sokuşturmam, hırsızları kandırmak için farklı odalara taktığım zaman ayarlı aydınlatma fişlerini ayarlamam, üstümü değiştirmem, yanıma deniz otobüsünde üşümeyelim diye birşeyler almam ( ki ben alırım, kardeşim almaz, sonra uyuklar üşür ben ona üzülürüm, ısıtmaya çalışırım, sarılırım falan… Ama bugün birazcık kavgalı olduğumuzdan sarılmayı düşünmüyorum bu nedenle onun içinde bir hırkacık almam gerek) Sonraaaaa yanımıza yolda acıkınca yiyecek birşeyler almam ve kapıları kitleyip kardeşimin beni almasını beklemem gerek…
Bacakları sallamaya başladım yine. Çok geç yattığım halde bu sabah da erkenden uyandım. Aklımda yapılacak bir şey oldumu onu yapana kadar huzur yok bana..
Haa bu arada dün akşam cnbc-e’de THE GREATEST filmini seyrettim, eski bir film, belki çoğunuz seyretti. Şöyle diyeyim film başladı, aradan 10-15 dakika geçti geçmedi ben başladım ağlamaya ta ki son sahneye kadar… Uzun zamandır bir filme ağlamıyordum hele geçen sene tiroidimden dolayı reklamlara bile ağladığım düşünülürse, rekor kırmıştımJ) Herhalde onun acısını çıkarttım. Yatarken bir ooh çektim, aynı birşeylere çok gülme sonrasındaki his vardı içimde… Rahatlama…

Hepinizi çok öpüyorum ve hayırlı kandiller diliyorum…

Bayramınızı internet’e bağlanmayı becerebilirsem başka bir kart ile kutlamayı düşünüyorumJ


I will be on vacation the next week, because there is our festive holiday…
I wish a happy weekend to everyone.



Aslında en çok beni seviyorlar...


Biliyorsunuz geçen hafta kardeşimin doğumgünüydü. Onun için bir doğum günü kartı yapmak istedim ama o görmeden yapabilmem de çok zordu, üstelik nasıl bir şey yapacağımı da bilmiyordum. Sabah o uyanmadan uyandım bir iki şey denedim ve en son yaptığım kalpli olanı vermeye karar verdim.

Kart yapmak çok zevkliymiş, önümüzdeki günlerde fırsat bulabilirsem aklımdaki bir iki şeyi deneyeceğim.






Kardeşimin doğumgününden bir iki gün önce babam aradı. Kardeşine bizim adımıza çiçek gönderebilir misin dedi. Tamam hallederim dedim. Ertesi gün tekrar aradı, ne yaptın hallettin mi diye. Tamam siparişi veriyorum ama karta yazmamı istediğiniz özel bir şey var mı diye sordum.
“Seni seviyoruz kızım” gibi birşeyler yaz, dedi babam. Peki ben ne  yazdım. “Sen bizim en sevdiğimiz kızımızsın, kızımız olduğun için çok şanslıyız. İyi ki doğdun. Annen – Baban”
Sonra çiçek gitti doğum gününde, akşam da tekrar babamla telefonda konuştu kardeşim (annemlerde de misafirler var, pek rahat konuşamıyorlar).
Kardeşim ; ne güzel yazmışsınız çiçeğin kartını, en sevdiğimiz kızımız falan… dedi gülerek, ikimizde babamın yüzünü görmek için can atıyoruz o sırada... Çünkü ne kadar kazık kadar da olsak bizim aramızdaki çekişme her daim olmuştur kardeşimle… Mesela aniden dönerim anneme, beni mi daha çok seviyorsun kardeşimi mi diye sorarım. Tabiki ikinizi de der, evlat hiç ayrılırmı der.. Bense, tamam tamam anladım, gözlerinden belli, bana bir farklı bakıyorsun., söyleyemiyorsun belki ama ben anladım. Beni çok farklı seviyorsun sen …
Yoook asla kabul etmez… Sonra Onunda olduğu ortamda kardeşime döner, annem itiraf etti beni daha çok seviyormuş derim. İşte o zaman annem ne yapacağını şaşırır, yok demedim öyle bir şey, ikinizide seviyorum, deli deli konuşma der...  Kardeşim de; tamam anne tamam zaten hep hissettim sevgi eksikliğini falan gibi laflar eder… yıllardır hep aynı terane…
Babam da kartta sözüm ona yazdırdığı şeyi duyunca dondu kaldı. Evlat ayıran baba olmak istemiyor, aramızda hak geçsin istemiyor, benim buna inanıp karalar bağladığımı düşünüyor (çünkü en sevdiği benim:)). Sustu bir süre, geveledi bişeyler, sonra konuşalım bu konuyu diyip kapatıverdi telefonu. Bizse gülmekten kırıldık evde.
Sonra misafirler gidince beni aradı. Sen ne yazdın karta dedi. Söyledim bende.. Ben sana öyle yaz mı dedim diye çekişti, onu ima ettin gibi geldi dedim.. Sanki onu söylemek istedin de ben alınmıyayım diye söyleyemediğini düşündüm, artık büyüdüm baba onu daha çok seviyorsanız bunu kaldırabilirim falan dedim.
Babam artık sinirden gülmeye başladı, şimdi bayramda beni bekliyor, yüz yüze hesaplaşacakmışız…:)




Bu arada kardeşime doğumgününde öyle güzel, hediyeler, çiçekler geldi ki ben de hepsinden nasiplendim fotoğraflarını çekerek ama hepsini düzenleyemedim. Hem bu postun konusu doğumgünü kartı olacaktı nerelere geldik…

Aşağıdaki pembiş paketler de benim hediyelerim. Çiçeklerin fotoğraflarını çekerken aynada kendini görüp şaşırıp fotoğraflayan da ben.

 



My little sister's birthday was last week. I wanted to make a birtday card to her. I tried a few simple version and finally I have choosed this hearted card. I like this job and I am thinking that very soon I will try. another cards...
And also my sister has received a lot of nice presents and flowers from our family, friends and of course from me.
I gave these pink presents to her.



Bugün Bunu Sevdim - Cıvıl Cıvıl Duvar Kağıtları





Yıllar sonra duvar kağıdı tekrar moda oldu. O kadar güzel desenliler var ki böyle bir dekorasyon değişikliğine gitsem hangisini seçeceğime günlerce karar veremem herhalde. Gerçi ülkemizde henüz çok fazla seçenek yok, olanlarsa ateş pahası.
Mesela benim daha önce burada bahsettiğim bir duvar kağıdı vardı; şu kuşlu olan. Onun bir topunu Nişantaşı’nda yaklaşık 95 €’ya satıyorlar. Hollanda’dan satış yapan bir  web shop olan pipstudio’da ise 40 €…
Burada gördükleriniz ise İsveç’deki Carma firmasına ait. Tamam bir anda bakınca biraz karışık gelebilir, illa bu tarz bir şey de yaptırmak zorunda değiliz, önemli olan gözümüzün gönlümüzün açılması… Ben kesinlikle şuna inanıyorum;  bakıyorsun bakıyorsun hep bakıyorsun sonra bir bakıyorsun onu yapıyorsun.. Biraz karışık oldu ama anladık galibaJ













After years It has become fashionable again of wallpaper. There are a lot of wallpaper patterns and really difficult to decide.
But unfortunately  it is difficult to find like these cute wallpaper in Turkey. Maybe you can find a few kind but they are really expensive.  not yet in our country do not have too many options.

For example,I mentioned a while ago where a wall paper in here.
I found it in Turkey but it is approximately 95 € . It is selling about 40 € on Pipstudio..

What you see here is manufactured by Carma in Sweden. I love them. They are so cute for nursery room.









Bir Muffin Bin Poz...



Düşündüm de ben iş yerinde daha çok dinleniyorum. Haftasonu resmen ağır işçi gibi çalışıp, hiç uyumuyorum gibi bir şey... Şu anda ellerim şiş, belim ağrıyor ve uykusuzluktan her an düşüp bayılabilirim.

Haftasonu hiç de planımzda yokken inanılmaz işler yaptık. Fotoğrafları muhtemelen bayram sonrasına düzenleyebilirim ama halleder halletmez sizlerde de paylaşacağım. Akşam herşey bittiğinde sanki eve yeni taşınmışız gibi oldu. Onca yorgunluğa da değdi. Biz zaten evden kolay kolay çıkmıyorduk, bundan sonra iyice ev kuşu olup çıkacağız kesin. Annemlerin bile haberi yok ne yaptığımızdan, biraz korkudan söyleyemiyoruz birazda annemi meraklandırmak için. İp ucu verin falan dedi ama yoook..



Neyse o konuya dediğim gibi sonra geleceğim. Şimdi yoğun bir iş haftası başlamadan hemen şu tarifi vermek istiyorum. Çünkü birazdan telefonlar çalmaya başlar.

Bizim akşam yemekleri çoğunlukla salata olduğu için saat 10 gibi mutlaka kahvenin ya da çayın yanında birşeyler yemek istiyoruz. En çok da kek tarzı şeyler  hoşumuza gidiyor.

 İşte son zamanlarda sık sık ( 3 kez ki bu büyük bir başarı benim için) yaptığımız muffin tarifi aşağıda;

Muffin:
1 3 / 4 su bardağı un
1 1 / 2 çay kaşığı kabartma tozu
1 / 2 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı tarçın
1 / 3 su bardağı yağ
3 / 4 su bardağı şeker
1 yumurta
3 / 4 su bardağı süt

Üstü için :
1 / 3 su bardağı eritilmiş tereyağı
1 / 2 su bardağı şeker
3 / 4 tatlı kaşığı tarçın


Piştikten sonra onlar hafif soğurken, küçük bir yerde bir miktar ( 1/3 su bardağı epey fazla oluyor) tereyağı eritip ve çukur bir kasenin içinde de tarçın ve şekeri karıştırıyoruz. Ben fırça ile yağı keklerin üstüne sürüp sonrada şekerli tarçınlı karışıma bandırdım. Diğer türlü yani tarifte belirtildiği gibi yağa kekleri bandırınca daha çok yağ emiyor.



Tarifi “a pretty life in the suburbs” bloğundan buldum. Orada çok güzel kabarmışlar. Muhtemelen sizde yaparsanız böyle olacaktırJ
Ben daha öncede bahsettiğim gibi ilk seferinde bir takım saçmalıklar yaptım. Mesela şeker ile yumurtayı çırpmak yerine unutup şekeri de kuru madde diye diğerleri ile karıştırdım. Sonra evde süt var sanıyordum ama çok azmış, biraz süt biraz yoğurt koydum:) sanki çok tecrübeliymişim gibi, olur olur diyerekten…  ondan sonra, kabartma tozum bitmiş karbonatı ekledim ki bişeyler yapıyorlar böyle limon falan sıkıp onu bilmediğim için öylesine koyuverdim. (desenize elinde hiç malzeme yokken ne diye kek yapmaya kalkıyorsun diye…)  Sonra orjinalinde kağıt kullanmamış, direk teflon kek kalıplarını yağlayıp içine boşaltmış malzemeyi. Belki onunda etkisi vardır böyle top gibi kabarmasının . (Artık nasıl kıskandıysam kadının muffinlerini :) istesem ben de yapardımı ispatlamak için yazıyorum da yazıyorum. )

Neticede biz sevdik. Ama bu kıstas değil tabi. Biz biraz görmemiş olduğumuz için, bize evde yapılmış hemen hemen herşey güzel geliyor, ee midemizde bulanmaz kolay kolay, yemek de seçmeyiz... Ama siz de deneyin işe yaramazsa haber verin…


I am thinking that. I am less tired at work. Last weekend we worked very hard from morning to midnight.

We did a lot of things about our home decoration. And the end of the day, We could not believe the view. It was really nice and The most important thing that we were not planned this.
I will share all details as soon as possible but now I want to give you a recipe that it is really nice and delicious.

I found this recipe "a pretty life in the suburbs" blog. It looked very yummy. I wanted to try this but in the first try, I did a lot of silly things...

for example; I have mixed the sugar with other dry ingredients Instead of whipping the egg.
I had not had enough milk, I added a little yogurt.... I also used silicone mold....
But after all it was delicious. You should try.



The muffin  recipe from in the pretty life suburbs;

1 3/4 cup flour
1 1/2 tsp baking powder
1/2 tsp salt
1 tsp cinnamon
1/3 cup oil
3/4 cup sugar
1 egg
3/4 cup milk

Topping:
1/3 cup melted butter
1/2 cup sugar
3/4 tsp cinnamon
Combine flour, baking powder, salt, and cinnamon. In a separate bowl, thoroughly combine oil, sugar, egg and milk. Add liquid mix to dry mix, and gently combine.  Don't overmix. Fill muffin cups about 2/3 full.  I didn't use paper muffin cups for this recipe, I just sprayed a muffin tin with oil. Bake in a preheated 350 degree oven for 20-25 minutes.
While they are baking, make the topping (butter and sugar separate!).  Melt butter in one bowl. Combine sugar and cinnamon in a separate bowl.
As soon as they come out of the oven, remove the muffins from the tin.
Dip muffin tops in butter, then dip in sugar/cinnamon mix.


Herkese neşe dolu bir hafta diliyorum.

I wish everyone a week filled with joy.



Haftasonu Kartı





Bugün işler o kadar yoğundu ki bloğumu bile ancak şimdi açabildim. Aslında şu yukarıda görmüş olduğunuz muffin’in tarifini verecektim size ama bir türlü ne yazısını yazabildim, ne de fotoğraflarını düzenleyebildim.
Biz çok sevdik. Şöyle diyeyim tarifi bulduğumdan beri bu 3. yapışım. Ve her defasında bir başka alılıklık yaptığım halde nefis oldu. Tam benlik yani…

Ama şimdi herkese keyifli bir hafta diliyorum…



Today my jobs were very hard. I could not open even my blog page. Actually I wanted to share this sweet muffin recipe but I could not find to time for writing anything and preparing the photos.

We liked it. I can say that since I found this recipe, this is my third experiment.
I did a lot of silly things when I prepare the muffin even then it was delicious.

 But now I wish everyone a pleasant weekend.






Üfürükten teyyare, Selam söyle o yare



Daha önce de bahsetmişimdir. Bizim salondaki masanın üstü benim çalışma alanım oldu. Herşey elimin altında olsun istiyorum. Zaten iki kişiyiz, ayy ben biraz çalışacağım diyip odama gitmek anlamsız geliyor. Bende yığdım ne varsa masanın üstüne, birden su içmeye kalkıyorum yerimden sonra bir bakmışım kelebekler kesmişim… Camın önündeki çiçeği suluyayım diyorum, takılıyorum renkli kağıtlara ne kessem, ne kessem diye bakıyorum.. bu sefer de kalp kesiyorum. Zaten kelebek, kalp, kuş döngüsünün içine sıkıştım kaldımJ




Geçen akşam da, bloğunu  severek takip ettiğim Brezilya’lı arkadaşım sevgili Regina’nın Casa de Retalhos isimli bloğunda bu basit kalemliklere rastladım. Kardeşimin yatak örtüsü örmek için aldığı iplerden kullandım, ama evde hiç keçe olmadığı için orjinalinde olduğu gibi hoş çiçekler konduramadım üstüne.

Ne kadar süre kullanırım bilmem, şu anda masadaki kalemlik yığınının ortasında yerini aldı ama en azından bana fotoğraflarını çekebileceğim bir malzeme çıkmış olduJ



Maybe I talked about in the past.  the table-top in the our living room was my work area. I want to do something whenever I want. Already We live only 2 person (with my sister) and it is really unnecessary to go to another room. Here is like my craft room. When I go to kitchen,  suddenly something comes to my mind, and  I find myself at the table when cutting butterfly from papers or hearts or birds:) 
Already butterfly, heart, and birds I was stuck in this cycle:)

The previous evening, I came across  this simple Pencil Holder on my dear friend's blog, who name is Regina.
The name of a block of Regina is Casa de Retalhos. You can find a lot of nice things in here. I am following her with great pleasure.
I used some yarns. My sister uses these yarns for crocheted blanket. But I could not find any felt at home. and I could not do flowers like  originally.
I do not know how long I use it but I think it is really cute.





Herkese umut dolu günler diliyorum...

Happy Days....

Bugün Bunu Sevdim... Mavilim Mavişelim!


1920 yılında yapılmış olan bu kulübeyi son sahipleri yaklaşık 30 yıl önce almışlar. Evin içindeki eşyaların çoğu dünyanın dört bir yanından toplanmış. Rustik mutfak dolapları Hindistan’dan, mutfak masasının üstündeki sarkıt lamba Fransa’dan, sürahiler ise Kopenhang’dan mesela. Ikea’dan da bir sürü şey kullanılmış, yerdeki mavi kilim gibi…
Bu kadar canlı bir duvar kağıdını kullanmaya cesaret edemem ama mavi mavi hoşuma gitti.

Kısacası bugün ben bu kulübede yaşasam olur yani.  






Kaynak ; husohem



This hut made in 1920 and the last owner had bought  this cute hut about 30 years ago. Many items from around the world gathered in the house.
for example; Rustic kitchen cabinets from India, on the kitchen table pendant lamp from France, the pitchers from Copenhagen .
They  also used a lot of IKEA products ... like the blue rug
 I can not dare to use this kind of wallpaper but I liked when I saw the blue color
 In short, today I would be live in this lovely hut.






Seviyorum ama kimi, en tatlı birisini...



Yaklaşık 10 yıldır, yok yok daha fazladır, doğum günlerimizde kardeşimle birbirimize falım sakızlarındaki maniler tadında dörtlüklerden oluşan şiirler yazarız. Bazı dörtlükler komik, bazıları duygusal, bazıları ise sırf kafiye olsun diye yazılmış olur… Ben bir de mutlaka bir aslan kafası oturturum sayfaya. Aslan burcu ya,  birde saçlar hafiften gür ve kabarık, kafa da mı kocaman ne…
Neyse işte Aslan kafa deriz arada ona… Şimdide akşama kadar bir aslan kafası bulmam ve birde şiir yazmam gerekiyorJ

Bugün benim canım kardeşimin doğumgünü çünkü. Hani çok sevdiğiniz birini mutlu etmek için ne yapacağınızı şaşırır, sonrada öylece kalakalırsınız ya işte öyle bir durumdayım.
Çoğunuzun çocuğu için düşündüklerini ben onun için düşünüyorum. Onun kılına zarar gelse dünyaları yakarım, o hastalansa ne yapacağımı şaşırırım, gözündeki tek bir damla göz yaşı için çılgına dönerim.
Kısacası o benim bu dünyadaki tek yaşam sebebim…



Today is my sister's birthday. I love her so much. I can do everything for her. But now I have to write a simple poem as in the last 10 years:)




Daha boyanacak çok çakıl taşı var...



2 sene önce yine bu zamanlarda 1 haftalık Altınoluk tatilimizden sonra annemle babamı da alıp İstanbul’a geldik. Bahçedeki çiçekleri-sebzeleri bırakamadıkları için sadece 5-6 gün kaldılar. O akşamlardan birinde saçma bir sebepten dolayı ailecek kavgaya tutuştuk, şimdi hayal meyal hatırlıyorum sebebi, arabanın park edilmesi ile ilgiliydi, detaylar uçmuş gitmiş kafamdan. Ama hani olurya bir anda o ona kızar, öbürü diğerinin tarafını tutar, ortada bir şey yokken herkes birbirine gıcık oluverir, sonra da moraller bozulur “nerden çıktı bu tartışma, en kadar mutluyduk, şimdi hiç yoktan gurur yapmamız gerek“ diye..


O akşam babam her zamanki gibi bir futbol karşılaşması bulup seyretmeye başladı bizse bir karış suratla oturuyoruz. Hadi dedim balkona annemle kardeşime, somurtuk somurtuk çıktık, sonra açtım masayı, boyaları çıkattım, denizden topladığımız taşları boşalttım masaya boyayalım bunları dedim. Ama ilk baştaki halimizi görecektiniz. Hepimizin kaşlar çatık, ağırdan ağırdan ürkek ürkek boyuyoruz taşları, birbirimizin yaptıklarına yan gözle bakıyoruz, hafiften de tedirginiz. Sonra yavaş yavaş laf atmalar başladı. Ortaya birşeyler çıktıkça yüzlerde gülümsemeler, seninki güzel oldu, ben beceremiyorum.. aa olur mu esas senin şu son yaptığın harika olmuş… gibi jestlerJ   Gecenin sonunda hepimiz çoşmuştuk, Ne o efendim taşları guaj boya ile boyadık, üstlerini de evde vernik olmadığı için tırnak cilası ile parlattık… Sonra koşa koşa babama gösterdik. Ohhh ne güzel bir geceydi..


O taşları iki yıl kullandık. Hatta burada cep telefonuyla çekilmiş bir fotoğrafını paylaşmıştım birkaç ay önce.. Renkleri canlı ve koyu tonlarda idi. Evde yapılacak olan değişikler listesinde, taşların soft renklerde boyanması vardı. İşte bu yeni boyanmış taşlar, o maddeye istinaden bir Altınoluk akşamında yine annem, ben ve kardeşim tarafından boyandı… Tek tek bakıldığında çok basit, saçma, hatta çocukça desenler, ama hepsi bir araya geldiğinde şeker gibi oluyor, ağzına atası geliyor insanın.



Aslında seramik boyası ve vernik ile yapılsa çok daha kalıcı ve hoş olabilir ama elimizde yine sadece guaj boya vardı. Tırnak cilası yerine bu sefer sprey vernik kullandık ama. Gerçi çocuklu evler için hiç tavsiye etmiyorum ya da sehpaya koymayı tavsiye etmiyorum, çünkü nadiren de olsa eve bir çocuk geldiğinde ilk yaptığı bunlara saldırıp, ağzına atmaya çalışmak oluyor, bir de guaj boya olduğu için ıslanınca boyası çıkabiliyor, ama şimdi yazarken aklıma geldi acaba fırınlasam boya üstünde kalıcı olur mu?
Gerçi son yaptıklarımızda vernik kullandığımız için öyle bir durum olmadı.


Taşları boyarken en çok hoşuma giden annemi seyretmek, onun ne yapacağını, ne renk boyayacağını merak ediyorum hep. Kendine güvensiz ürkek ürkek boyuyor tek eli çenesinin altında, biz çiçek falan mı yapsak derken kendisi soyut çalışıyorJ aa anne harika olmuş diyince de çocuklar gibi seviniyor.

Bu taşları boyamadan önce her akşam sordu ee ne zaman boyayacağız taşları diye… Şimdi bu fotoğrafları bayramda gidince ona da göstereceğim bayılacak:)


Bugünkü postumuzunda ana fikri çoğu ile aynı. Neymiş efendim; mutluluk öyle alengirli , uzaklarda, ulaşılmaz değil, mutluluğun parayla pulla uzaktan yakından da ilgisi yok. Mutluluk biz bu taşları boyarken neşe ile hamak karpuzu kesip oohh harika diye diye masaya getirip bir güzel bize yediren babanın gözlerinde…

Tabii Deli-anne daha iyi bilir:)



I always love pebbles and when I am on the beach, I am collecting them tirelessly.
We painted those pebbles in a summer evening, my mother, my sister and I .
I know that, if you look them one by one cautiously you will see that the patterns are very simple,but it does not matter. Because the most important things when we were painting them we were realy happy.
We used gouache and sprey polisher. I am not sure but if we would have used a seramic painting maybe it would be better. another time I will try this.





NOT; Bu şirin kebek tabağı da her akşam yemekte gülerek maceralarını dinlediğim, kardeşimin sevimli genç iş arkadaşı bize hediye almış. Biz çok sevdik.

Herkese iyi haftalar...

Have a nice week.


Haftasonu Kartı





Herkese neşe dolu, keyifli bir haftasonu diliyorum...







Kaynak; Coco Rose1

Transtayım Dokunma...





Hepiniz gibi ben de her boş anımda, bazen en olmadık anlarda, bazen uykumdan feragat edip bloglar arasında kendimi kaybediyorum. Öyle şeylerle karşılaşıyorum ki o anda transa geçiyorum, telefon çalsa, biri bana seslense hiçbir tepki vermiyorum.

İşte bu sabah da eynen öyle oldu, işe geldim bilgisayarımı açtım,  işe başlamadan yeni eklenen postlara şöyle kısa bir tur yapayım dedim ve joojoo’nun bloğu ile karşılaştım. Blogunda epey bir dolandım, oradan flickr hesabına, Etsy’deki dükkanına… onunla ilgili ne kadar görsel varsa bulmak için daldan dala kondum. Burada da birkaç kez yazmışımdır, kuşlarla, kelebeklerle ilgili her türlü şey çok hoşuma gidiyor, özelliklede böyle suluboya çalışmaları. 2011 yılı için yapmış olduğu takvim çalışması beni bitirdi. Her bir ay için ayrı kart hazırlamış ve üzerindeki çizimler harika.



Böyle yetenekli insanları görünce o kadar imreniyorum ki. Bende sabahtan akşama kadar evde masanın başında oturup yığınla şey yapmak istiyorum. Offf insanın severek ve zevk alarak yaptığı bir işinin olması kadar güzel bir şey yok sanırım bu hayatta ve benim en büyük ızdırabım bu. Neyse bu güzeliklerin arasında şimdi dertlenmeye gerek yok….




Bu güzel çizimleri, takıları yapan sanatçının ismi Afsaneh ama Afi takma ismini kullanıyor ve Toronto’da yaşıyor. Şuanda Etsy’deki dükkanı kapalı ama feedbacklerden şuana kadar satmış olduğu çalışmalarını görebilirsiniz.



Each my free time,  like all of you , sometimes the most unlikely moments, sometimes I waive  from my sleep , I lose myself in among blogs.

If I come across a wonderful blog, at that moment  I can go into a trance. I do not hear anything and do not react to something.

This morning I felt like this when I came across with Joojoo blog.
I have opened my computer and some lovely blogs before starting to my jobs for see the newly posts from them. I wanted to do a short tour but I met with joojoo's blog and stayed there for a long time.
I looked at her flickr account and her shop on Etsy.

I always love Birds, butterflies and  these  kinds of things and  especially the work of these watercolor.
For example I realy loved her 2011 calendar.  The drawings on the every separate cards for each month prepared is great.

So the sight of such talented people that I would envy. I sit down at the table, from morning to night I want to do something a pile of .

The artist's name, who is owner of these beautiful drawings, is  Afsaneh, but she is  using the nickname as Afi. She lives in Toronto. Her Etsy's shop is now closed, but you can see the her works from feedbacks.





Not: Bu arada sadece resim çalışmaları yok aynı zamanda takı tasarımı yapıyor ve onları bakşa bir ETSY dükkanında satıyor. İlgilenenlere duyurulur.

 P.S.: in the same time she just does not work painting. she have an another shop on Etsy for her jewelry design.


Ramazan Deyince....




Küçüktüm, yeni yeni oruç tutma çalışmalarına başlamıştım, hem oruç tutmak istiyorum - hem de dayanamıyordum. Kafamda binbir tilki, plan-proje ve acabalar??

Acaba masanın üstünde bir koca kavanoz çilek reçeli görsem,  şöyle eğilip biraz koklasam o sırada yanlışlıkla saçlarım reçele bulansa ve ben merdivenlerden hoplaya hoplaya sokağa inerken uçuşan saçlar ağzıma girse.. Reçeli yalayıversem… acaba orucum bozulur mu?? İğğğrencim… ama ne yalan söyliyeyim ciddi ciddi kafa yorardım bu işe…

Oruçlu olduğumu unutsam büfeden bir tost istesem tam parayı verip tostu elime alınca oruçlu olduğumu hatırlasam, o tostu geri verip parayı istersem büfeci amcaya da çok ayıp yapınca mı orucum bozulur, onun hatrına ayıp olmasın diye tostu yiyince mi??? (için için ayıp olmasına getiriyorum)

Pide kuyruğunda beklerken arkadaşımı görsem, avcunda ayçekirdeği olsa, bana da verse,  konuşurken bende unutsam oruçlu olduğumu ve yesem ayçekirdeğinden .. sonra “aaa sen oruçlu değilmiydin “ dese , salaklığımdan utanıp yoook değildim diyip yemeğe devam edersem mi çok günah işlemiş olurum, orada hemen kussam mı daha iyi…

Daha yığınla acabalar… sadece oruçla ya da günahla ilgili de değil… Çok karnım ağrıyor, acaba gerçekten çok mu???... “çok” kime göre “çok”… yaygaracı olmak istemem. Belkide çok tatlı canım var… rihter ölçeğiyle ölçülmeli şu acı. Herkes bilsin canım ne nedir, ayıp olmasın millete…

Kardeşimle en büyük zevkimiz banyoya girip avazımız çıktığı kadar bağırarak şiir okumaktı çocukken. Bir iki şiiri okuruz sonra İstiklal marşının 10 kıtası, ardından Gençliğe Hitabe ve Çanakkale Şehitleri (doz iyice artmış kendimizden geçerek..);

Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.

Kardeşim ama işi iyice abartıp bazen cama çıkar tüm mahalleye okurdu şiirleri, annem gezmeye giderken tembihlerdi kardeşine göz kulak ol camdan şiir-şarkı okumasın derdi, sanki kolay durdurmak bizimkini…
Bir ramazan akşamı herkes balkonlarda, mutfak camında ezanın okunmasını bekliyor, benim gür sesli kardeşim başlayıverdi “ Allahüekber Allahüekber….” Şok içinde gördük annemle bir iki kişi koştu içeriye orucunu bozmaya, bağırsak da nafile, duyuramadık sesimizi...
Bizim evde de kıyamet koptu tabii, başaladı terlikle kovalamaca…

Ramazan deyince işte… Bu günde böyle yazıvermek geldi içimden…




NOT; deyince mi? diyince mi? buyrun bir de siz okuyun kafanız karışsın...




Tamam biliyorum çok basit...




Yapı marketleri çok seviyorum. Herşeye tek tek bakmak, karıştırmak, yeni keşiflerde bulunmak çok hoşuma gidiyor, ama nedense oralara gittiğimizde hep bir acelemiz oluyor ve koşa koşa ihtiyacımızı alıp çıkıyoruz. Annemlerle bir araya geldiğimizde, Altınoluk’ta, İstanbul’da, Balıkesir’de… mutlaka yapı marketi turumuz olur…  Hele yazlık evin yapımı ve geçen sene, annemlerin Mart ayında taşındığı evlerinin yapımı aşamasında epey bilgi sahibi olduk inşaat konusunda… Ee tabii o kadar yapı marketi turundan sonra evin her köşesinden renk kartelalarının çıkması doğal…

Son Altınoluk tatilimizde de yine acil bir boya ihtiyacımız oldu koşa koşa Altınoluk’a gidip Filli boya aradık.. Bizim tatil anlayışıda böyle işte. Boya – badana olayını sonra anlatacağım ama şimdi şu kalplere gelelim….





Baktım evde bir yığın renk kartelası var, boş kaldıkça düşünüp durdum bunlarla ne yapabilirim diye. Akşamları yemekten sonra şu geçen gün fotoğraflarını gördüğünüz büyük masanın etrafında oturuyoruz, annem, kardeşim ve ben, babam genelde spor haberlerini seyretmek için içeride oluyor. Nereden buluyor o kadar spor haberini hiç bilmiyorum öyle iyi ayarlıyor ki saatlerini hiç ara vermeden, reklam bile göremeden oradan oraya geçiyor ve her açtığı kanalda bir spor haberi ya da karşılaşması oluyor kesin. Gerçi biz evin hanımları bundan hiiç şikayetçi değiliz severiz bizde babam ne açarsa onu seyretmeyi. Mesela annem 2. lig takımlarında oynayan futbolcuları bile tanıyor; yorumlar yapıyor;
Bu çocukta bu sene hep sakat, kim anne o, Gökhan işte Karşıyaka’da oynuyor… hııımmm…
Bizim gol kısırlığımız var (Biz dediği Beşiktaş oluyor, evet ailece Beşiktaşlıyız..)
Rıdvan çevir seyredemiyeceğim bu beceriksizleri kalenin yerini bile bilmiyorlar…



Konu kaçtı yine.. Neyse oturuyoruz masanın başına, hepimiz birşeylerle ilgileniyor, bense elimde makas bu renk renk kartelaları kesiyorum. Epey bir kestim ne yapacağımı bilemeden, koydum kenara…
Sonra bir öğlen yine herkes sıcaktan baygınlık geçirip odalarına çekilmişken kalp şeklinde kestim bir de ipe dizdim onları. Babam uyandı geldi "yine ne yapıyor bu"  diyip , şöyle bir bakıp geçti, kardeşim hiiiç oralı olmadı, annem "nereye asacaksın onu evi fener alayına çevirdin" dedi… Kimse sanatımı anlamadı yani...
Bende elimde kalpleri gezdirip durdum, bir oraya astım bir buraya, fotoğraflarını çektim...
Son olarak balkondaki perdelerden birin üstünde karar kıldım, pek de şirin oldu.

Sonra baktım hepsi yavaş yavaş sevmeye başladı kalpleri...


I love to walk through DIY .. Because of this, I have a lot of color swatches. When I was on vacation at Altinoluk,  I cut out these hearts from color swatches.
I know it is very simple but I love them. They made me happy.
I hope you try and you'll be happy like me.








Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...