Defter Süslemece


 
 

Bir ara şu desenli bantlarda takmıştım kafayı, her gördüğüm yerde alıyordum, sanki birkaç güne savaş çıkacak da evden dışarıya adım atamayacağım ve habire hobisel işler yapacakmışım gibi… Aman bir köşede dursun ne olur ne olmaz diyordum…

Gerçi Funda’nın dediyse; alıyorsun alıyorsun şu bantları bir kere hayırlı, adam gibi bir işte kullandığını görmedim, senin hobin bant almak…

Aynen de böyle olmuştu… Şimdilerde kanıksadım durumu, depoladım da yeteri kadar, rahat ve huzurluyum band konusunda yani.

Bu defteri de taaa kışın yapmıştım, içi kareli kapağı dümdüz bir defterdi, bizim alınacaklar listesi defterimiz.  Canımız sıkıldımı alıyoruz bu defteri elimize tarihi atıp başlıyoruz o an için almak istediklerimizi sıralamaya, evinden, objektifine hatta ezine beyaz peynirine kadar…. O an neye ihtiyacımız varsa, ya da gönlümüzden ne geçiyorsa… Sonra başka bir zaman tekrar elimize aldığımızda, önceki tarihli listelere bakıyoruz, hangileri gerçekleşmiş diye, yanlarına artıları koyuyoruz… O listeye giren bir çok şey öyle ya da böyle alınıyor, biz buna inandık yani…

 
Hah işte bizim için bu kadar önemli olan, devamlı sehpanın üzerinde duran defteri birazcık süsledim şu desenli bantlarla, bir de pul yapıştırdım, köşeciğe de küçük bir kalp… Şirin oldu, hareket geldi,  aman pek sevdik işte…

NOT; Sormadan yazayım; desenli bantların çoğunu yurtdışından aldım,bir kısmı hediye, sonra D&R’dan, Tchibo’dan ve ETSY’den de aldıklarım oldu. Akıl nerde olursa göz onu buluyor yani…
Yine NOT: Geçen Cuma Funda’nın doğumgünüydü yaa, yazdığınız güzel mesajlar ve dilekleriniz için çok teşekkür ederim, Funda’ya da okudum hepsini, çok mutlu oldu ama o bir türlü yorum bırakamıyormuş !!! Ablasına bak sonra bir de kardeşe bak!!! (Rahat rahat yazıyorum çünkü burayı okumayacağına da eminim)

 


It was very difficult to find these patterned tapes until before a few months in Turkey.

I used to buy them from ETSY or in abroad. Now it is better, we can find it some shops and online shops.

I made this notebook a few months ago. We use it for our "shopping lists", it is always on my coffee table and we write everything from a new house or a new lens to cheese: ) If we write something new in here , it will be ours. We beleive this:)

As you see, it is simple but looks cute, isn't it??
 
 
 

Haftasonu Kartı




 
 
Bugün benim birtanecik  kardeşimin doğum günü. Hemen işten çıksam da yanına gitsem, şöyle sımsıkı sarılıp, öpücüklere boğsam diye devamlı saate bakıp duruyorum.
Yani bugün güzel bir gün…
Sizin de haftasonunuz güzellikler içinde geçsin…

 
Today is my dear little sister's birthday. I want to be out of the office as soon as...
I wish all of you have a wonderful weekend...
 
 

Bi Kot Gömlekten Nerelere Gittik...




Kendimi bildim bileli gardrobumda hep bir tane kot gömlek olmuştur. İlk kot gömleğimi aldığım yıllar  çoğunuzun çocukluğuna denk gelir büyük ihtimalle.

Lewis’in Türkiye’de ilk mağza açtığı yıllar… Ortalama bir pantolan 90-100 TL, kot gömlek ise 79 ya da 89 TL falandı. O zamanlar benim haftalık 20 TL. Hesabı siz yapın işte…
Devamlı Lewis mağzalarına girip girip deniyoruz ama alamadan çıkıyoruz, öğrenciler için lüks yani.

Yurta kalmayıp arkadaşımızın ablasının evinde kaldığımız bir günün sabahı biz üç kafadar para kazanmanın yolları üzerine fikirler üretip dururken kimden çıktı o dahiyane fikir hatırlamıyorum ama temizlik işine girmeye karar verdik. Amaç  100 TL’ye   1 büro temizlemek ve her seferinde birimize Lewis’dan pantolon ya da gömlek almak. 3 tur atsak yetecek.
Gençlik işte böyle bir şey… Şunu iç rahatlığıyla söyleyebilirim ki gençliğimde gereği neyse yaptım : )
İnanılmaz bir cesaret, kendine güven, umursamazlık, enerji, delilik… ne istersen var yani.

Apar topar hazırlandık çıktık evden, Beşiktaş’a geldik bir pasajı gözümüze kestirdik, en üst kattan başladık kapıları çalmaya. Yok efendim biz öğrenciyiz de paraya ihtiyacımız var, büronuzu temizletmek ister misiniz?? Ayy onlar nasıl bakışlar, ayy bizdeki nasıl bir ruh hali aklıma geldikçe darlanıyorum… Neyse sonunda bir büro bizi içeriye davet etti, patrona anlattık durumu, adam pek beğendi fikri, aferin dedi bize, tamam gelin bu cumartesi temizleyin burayı...

 
Nasıl mutluyuz size anlatamam. Hayaller hayalleri kovaladı, o üç gün içinde biz bir temizlik silosu kurduk yurt çapında üne kavuştuk bile…
Sonunda büyük gün geldi çattı, eski püskü kıyafetlerimizi alıp gittik büroya, ilk sürpriz; sular kesik!!! Şimdi hatırlamıyorum nerelerden su bulduk da doldurduk temizliğe falan başladık, ama bir şekil başladık işte. Allah’ım o nasıl pislik, o nasıl bir dağınıklık. Tabii biz ilk başlarda kendi evimiz gibi temizliyoruz, detaya giriyoruz, arada birbirimizle şakalaşıyoruz… Ama saatler geçtikçe yorulmaya, sinirlerimiz bozulmaya, umudumuzu yitirmeye başladık, bir türlü bitmiyordu… Bir yandan tuvaleti ovuyor bir yandan da “kendim ettim kendim buldum….” Şarkısını söylüyorduk.

Hayatımda o kadar yorulduğumu hatırlamıyorum (tabii o yaşıma kadarki en büyük yorgunluğum oydu sonrasında ohoooooo) .. Saat kaçta bitti işimiz bilmiyorum. Paramızı verseler de gitsek diye bakıyoruz ama istemeye de utanıyoruz. Patron bizi odasına çağırdı, bir de arkadaşı var, biz üçümüz bir koltuğa dizildik, adam konuşuyor da konuşuyor, kendi ünşversite hayatını anlatıyor, benimde kötü bir huyum var, boş kaldım mı uyuyorum. O yüzden otostoplarda asla ön koltuğa beni oturtmazlardı, dükkanlarda falan bir koltuk bulup sızdığım ve unutulduğum çok olmuştur. Neyse işte, adam konuşuyor benim gözler kapanıyor kızlardan habire dürtük yiyorum ama yok bayılacağım, sonunda adam verdi paramızı ama biz çoktan tövbe etmiştik…  Bir daha bu temizlik işinden hiç konu açılmadı, o kazandığımız parayı da aynı akşam bir güzel yedik…
 
 
Sonunda o parayla aldım ilk gömleğimi yazacağımı sandınız değil mi???  Yok o sene alamadım gömlek , sonraki sene kredimle almıştım. Hatta sonra o gömleği ilk işimde laboratuvarda çalışırken kıyafetlerimim üstüne giyiyordum, önlük niyetine. Bir gün yıkamak için eve getirdim makinadan bir çıktı kolların üçte biri yok. Kopmuş… Asitle titrasyon yapıyordum taburenin tepesine çıkıp, tabi şişenin ağını tutturana kadar gömleğin kollarını haşat etmişim, farkında değilim. Bir müddet de o şekil giydim o gömleği…

Ayy bende ki de ne hafıza neleri neleri hatırlıyorum, unut gitsin hafifle şöyle…

 
Neyse çok uzattım, nerelere gittim. Esas konuya geleyim ben. Yaz başı gibi Outletlerin olduğu bir yere gittik, Mavi Jeans’ten bir bluz alacağım, kasaya gittim ödeme yapmak için, kasadaki kız; eğer sırf bunu alırsanız 30 TL vereceksiniz, ama yanında bir şey daha alırsanız ikisine 39 TL vereceksiniz bence biraz bakın etrafa dedi. Uslu uslu tekrar döndüm raflara ama bir yandan da paniğim, kızlar dışarıda beni bekliyor diye, aceleyle kaptım bir kot gömlek, nasılsa giyerim diye gittim kasaya ödememi yaptım ohhh sen rahat ben rahat...
Eve bir geldik ki resmen kocaman defosu var gömleğin hem de tam önünde… Tamam belki 9 TL verdim ama yine de sinir oldum. Yok dedim ben bunu hallederim.
Hemen bir iki kurdela buldum, o mu olsun bu mu olsun derken şu yeşilli çiçekliyi diktim, sonra da 4 değişik saç modeliyle sizler için mankenlik yaptım: ) ( evet saç modeli kısmı biraz saçmalık oldu)

Maksat hareket olsun, gönüllere kuş konsun…

NOT; Bizim ihale yine ertelendi hanımlar, sinirden saç baş yolacağıma buraya böyle uzun uzun yazayım birşeyler de rahatlıyayım dedim. Yani ben boşuna mı yollarda sürünüp günlerce işten gece yarıları çıktım… EVET..

Neyse sağlık olsun… 

 


I always loved denim shirts and absolutely you can find one or two denim shirts in my wardrobe whenever you look.
A few months ago, we had gone to an outlet center for shopping with my friends.

I wanted to buy a blouse but cashier said that if I buy 1 piece, I will pay about 12 Euro and for 2 pieces, I wil pay about 16 Euro... I quickly choosed one more thing (seen in the images).
After shopping, when we came to home, I realized that this denim shirt is defective. I got angry to myself for not being careful but I found a simple way to be happy.

I covered this defective part with a small piece ribbon...
Now I wear it with pleasure: )

P.S ; You know I have been working very hard since last a few months, our tender is postponed again. I can get crazy. I missed a lot my blog and yours...

I hope to see you soon...




 

Buralardayım gibi ama yokum!


 

Resmen serseme döndüm. Çat oradayım çat burada. İstanbul’da olduğum zamanlar harıl harıl çalışıyorum, Ağustos’un 19’una kadar da aynı yoğunluk devam edecek hatta sonrasında da bekleyen işler var ama şu anda çalıştığım kadar stresli olmayacak, yani ben öyle hayal ediyorum.

Fırsat bulduğumda, haftasonları ya da patronla yaptığımız sıkı pazarlıklar sonucu koparttığın bir iki gün de soluğu hemen Altınoluk’ta alıyorum. Orada işlerden, hayattan, hır gürden öyle bir kopuyorum ki…

Mesela Cuma akşamı çıktık yola ilk kez direk Altınoluk’a gittik, gece 3 gibi oradaydık, sonra ben Pazar akşamı tekrar döndüm İstanbul’a, bu akşam da tekrar geri… Amannnn olacaksa fiziksel yorgunluk olsun, yatınca geçiyor, Allah gönül yorgunluğu vermesin: )

İçim içimi yiyor buraları çok boşladım diye, güzel güzel mailler alıyorum nerelerdesin, iyi misin gibilerinden… İyiyim demek için iki arada bir derede yazıyorum bu posttu da. Mesaj atan mail yazan herkeslere çok çok teşekkürler… Özellikle Zeynep sana: ) Mailinde öyle büyük laflar etmişsin ki cevap yazmaman için ben de post yazayım bari dedim…  Yazdıklarını okumak büyük zevk bilesin…

Ayy aklıma gelmişken de yazayım; Cumartesi günü annem, ben, Funda oturuyoruz havadan sudan muhabbet ediyoruz, annem şöyle bir şey anlattı; Bir tanıdığımızın damadının annelerinin yazlığındaki deniz çok küçükmüş, anca 3 kişi sığıyormuş, damat da uzun boylu tabi zor sığıyormuş denize o yüzden tanıdıklarımıza yani kayınvalidelerinin yazlığındaki denize gidiyormuş yüzmeye!!!!!

Anne o havuz olmasın dedik, ne havuzu yalan mı söyleyeceğim onların havuzu yok ki deniz o deniz dedi, biz de sustuk…  Nasıl bir dünyaları var yarabbim….

Hepinizin Ramazan Bayramı Kutlu olsun…
 
I'm still in the same situation.  I'm working very hard in Istanbul and when I find a little break during weekend or get work permit a couple days from my boss, we go to Altinoluk (to my parents home).

Last Friday, we went to Altinoluk - I returned Sunday night to Istanbul and today I will go again for Ramadan Bairam. We will be in holiday until Monday.

But I am hopeful, these busy days will have finished 19 of August and we can see each other more often in here...

See you soon...
 
 




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...